23 Mart 2011 Çarşamba

Bahar yazısı

Nihayet ilk bahar güneşi sıcaklığını hissetirmeye başladı. Sokaklara sarkan güller, hanımelleri saltanatını sürdürmeye başladı.İçimdeki piknik özlemi büyüyor günden güne. Ne de olsa güzel, neşeli, ip atlamalı, top oynamalı pikniklerle büyüdüm ben. Şimdi en karşı konulmaz kokularıyla çağırıyor beni ormanlar, bağlar.

     Ben piknik yerlerinde piknik yapmayı sevmem. Eğer güzel bir gün geçirmeyi gerçekten istiyorsanız bence sadece orman yeterli. Yere kilim serip oturmak varken ne diye her zaman oturabileceğim kamelyalara oturayım. Ohhh mis gibi oturacaksın toprağa. Her zaman görebildiğimiz bir şey değil artık toprak. Nereye baksak beton yığını. Bu yüzden onu bulunca tadını çıkarmak lazım gelir. Oturmaktan bahsettim ama oturmayacaksın öyle süreklide.

       İp atlayacaksın, top oynayacaksın sonra yorulunca hamağına kurulup sallana sallana uykuya dalacaksın. Ormanda uyumanın keyfide bir ayrıdır. Hele birde gittiğim yerde dere falan varsa değmeyin keyfime.

      Piknik yemekleri dersen zaten bir ayrıdır. Pikniğe kalabalık gidilir. Pikniklerimizin yemeğide ızgaradır genelde. Izgara pişene kadar başına üşüşür herkes. Et yemeyen ben bile koşarım ızgaraya. Sonra zaten ormanda olduğumuz için göörgü kuralıymış yavaş yenirmiş kimse dikkat etmez. Aldığı gibi eline ağzına yüzüne bulaştıra bulaştıra yer o caanım etleri.

      Eve geri dönme saati yaklaşınca herkesin morali bozulur. Hiç gitmeyeceklermiş gibi bir gün geçirmişlerdir çünkü. Sonra babanızın hadi artık yeter toparlanalım sesini duyarsınız. Sonra hazırlanılır ve yola çıkılır. Herkes yorulmuştur ama kimse ses etmez. Benim aklımda acaba bir daha ne zaman geleceğiz sorusu diğerleri çoktan yorgunluk uyuya kalmışlar....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

kimleri görüyorum :) hoş geldin nerelerdeydin ayağına bi sıcak su dökmeli. :)